Ruhsat İptali Nedeniyle Mahrum Kalınan Kazancın Tazmini Talebi

Ruhsat İptali Nedeniyle Mahrum Kalınan Kazancın Tazmini Talebi

 

Ruhsat İptali Nedeniyle Mahrum Kalınan Kazancın Tazmini Talebi

Hukuka aykırılığı yargı mercilerince saptanarak iptaline karar verilen işlem dolayısıyla davacının uğradığı maddi zararın Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca idarece tazmini gerektiği,

İdari işlemin iptal edilmiş olmasının doğrudan hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olmayacağı, hizmet kusurunun varlığından söz edebilmek için hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerektiği yönündeki ilk derece mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı hakkında.

Danıştay 2. Dairesi’nin 08.06.2023 tarihli kararı:

 

“…Dava Konusu İstem : Dava; Karaman ili, … Mahallesi, … Caddesi, No:… adresinde bulunan konfeksiyon ve hediyelik eşya satış faaliyet konulu işyeri için davacı adına düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilmesine ilişkin … günlü, … sayılı Karaman Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada davanın reddi yolunda verilen kararın temyiz aşamasında bozulması üzerine bozma kararına uyulmak suretiyle … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verilmesi üzerine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bu işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 50.000,00-TL maddi zararın ruhsatın iptal edildiği 20/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesi’nin temyize konu kararıyla; idari işlemin iptal edilmiş olmasının doğrudan hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olmayacağı, hizmet kusurunun varlığından söz edebilmek için hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerektiği, dava konusu olayda … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle usul yönünden işlemin iptaline karar verildiği, böylelikle davalı idareye izafe edilebilecek hizmet kusurunun varlığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla idarenin mali sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mahkemece hukuka aykırılığın kural olarak hizmet kusuru olduğu kabul edildikten sonra hukuka aykırı işlem dolayısıyla uğranılan zarara yönelik tazminat talebinin reddinin hukuka aykırı olduğu, kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında bu hizmetle ilgili olarak genel külfetler karşısında kişiye verilen zararların, eylem ve zararlı sonuç arasında nedensellik bağının bulunması ile ve ayrıca hizmet kusuru aranmadan idarece tazmin edilmesinin hukukun genel ilkeleri uyarınca hakkaniyet ve nesafet kuralları gereği olduğu, maddi zararı doğuran ruhsat iptali işleminin hukuka aykırılığının mahkeme kararı ile de sabit olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI : Davalı idare tarafından, ruhsat iptaline dair işlemin yetki yönünden iptali üzerine yargı kararı gerekçesi doğrultunda yeniden … günlü, … sayılı işlemle ruhsat iptali yönünde işlem tesis edildiği, bu işleme karşı davacı tarafından dava açılmadığı, mahkeme kararıyla iptaline karar verilen ruhsat iptaline ilişkin işlemin esas yönünden hukuka aykırı olduğunu ortaya koyan herhangi bir yargı kararının bulunmadığı, ruhsata aykırı faaliyet gösterdiği idarece defalarca tespit edilen işyerine yönelik davacının işyerinin kapatılması nedeniyle maddi zarara uğradığını iddia etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, temyiz istemin reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onyedinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 Sayılı kararı uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine; Danıştay Onuncu Dairesi tarafından ise, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 Sayılı kararının “Ortak Hükümler” kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen davada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Karaman ili, … Mahallesi, … Caddesi, No:… adresinde bulunan konfeksiyon ve hediyelik eşya satışı faaliyet konulu işyeri için davacı adına düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının davalı idarece iptal edilmesine yönelik işlemin yargı kararı ile iptal edilmesi dolayısıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranıldığı ileri sürülen mahrum kalınan kazanç kaybına ilişkin 50.000,00-TL maddi zararın ruhsatın iptal edildiği 20/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :

Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü; zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de; bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.

İdare hukukunda, idarenin hukuki sorumluğunun kabul edilebilmesi için -kusursuz sorumluluk halleri dışında- idarenin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetin kusurlu şekilde işletilmiş olması gerekmektedir. Kusura dayalı sorumluluk hallerinden olan hizmet kusuru, idarenin bir işlem veya eyleminden doğabileceği gibi, yasal görevlerin beklendiği ya da gerektiği gibi yerine getirilmemiş olmasından da kaynaklanabilir. Bir başka ifadeyle, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

İşyeri açma ve çalışma ruhsatı vermeye yetkili idarelerce, ruhsat başvurusunda bulunan iş yerlerine ruhsat verilebilmesi için, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte işletmenin türüne göre belirlenen şartları taşıyıp taşımadığının incelenmesi, uygun bulunması halinde ruhsat verilmesi, aynı Yönetmelik hükümleri gereğince, iş yeri ruhsatı verildikten sonra yapılacak denetimlerde mevzuata uygun olmayan eksikliklerin tespiti halinde bu eksikliklerin giderilmesi için ilgililere belirli bir süre tanınarak işletmenin Yönetmelik hükümlerine uygun olarak faaliyette bulunmasının sağlanması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Dava dosyasının incelenmesinden, Karaman ili, … Mahallesi, … Caddesi, No: … adresinde bulunan konfeksiyon ve hediyelik eşya satış faaliyet konulu işyeri için davalı idare tarafından davacı adına … günlü, … sayılı işyeri açma ve çalıştırma ruhsatının düzenlendiği, işyerinde yapılan denetimlerde ruhsattaki faaliyete aykırı şekilde pazar yeri kurmak suretiyle şehir dışından gelen esnaf tarafından yer tezgahlarında terek ve raf sistemi olmadan satış yapıldığı tespitiyle davacıya eksikliklerin giderilmesi için verilen süre içinde eksikliklerin giderilmemesi üzerine ruhsatının İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 13. maddesi uyarınca … günlü, … sayılı Karaman Belediye Encümeni kararı ile iptaline karar verildiği, ruhsat iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/06/2013 günlü, E:2010/7618, K:2013/4447 Sayılı kararı ile bozulması ve yine aynı Dairesinin 24/04/2014 günlü, E:2014/77, K:2014/3406 kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi üzerine, işbu bozma kararına uyularak yetki ve usulde paralellik ilkesine aykırı şekilde belediye encümenince tesis edilen işlemin yetki yönünden hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ruhsat iptaline yönelik işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay Onyedinci Dairesinin 04/03/2015 günlü, E:2015/9362, K:2015/348 Sayılı kararı ile onadığı, yine aynı Dairenin 26/10/2015 günlü, E:2015/11157, K:2015/4311 Sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi neticesinde işbu kararın kesinleştiği, davacı tarafından idarece hukuka aykırı şekilde tesis edilen ruhsat iptali işleminde idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahisle işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen mahrum kalınan kazanç kaybına yönelik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL maddi zararın ruhsatın iptal edildiği 20/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmininin istenildiği anlaşılmaktadır.

İdari işlemin yargı kararı ile iptali halinde, iptal kararının işlemin tesisi anındaki hukuka aykırılıkları tespit ederek işlemi tesis edildiği andan itibaren ortadan kaldırdığı, bu özelliği nedeniyle idari işlem hiç tesis edilmemiş gibi geriye yürüyen sonuçlar doğurduğu, başka bir anlatımla işlemin tesis edildiği tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğinin sağlandığı hususu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.

Uyuşmazlıkta, mahkemece her ne kadar idari işlemin usul yönünden iptal edilmiş olmasının doğrudan hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olmayacağı, hizmet kusurunun varlığından söz edebilmek için hukuki sakatlığın bir dereceye kadar ağır ve önemli olması gerektiği, idareye izafe edilebilecek hizmet kusurunun varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de; hukuka aykırılığı yargı mercilerince saptanarak iptaline karar verilen işlem dolayısıyla davacının uğradığı maddi zararın Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca idarece tazmini gerektiği açık olup, bu bağlamda davacının mahrum kaldığı kazanç kaybına ilişkin idare tarafından ödenecek tazminat miktarının; mahkemece öncelikle ruhsat iptali işleminin hangi tarihte uygulandığı yani iş yerinde fiili olarak hangi tarihler arasında faaliyette bulunmadığının somut olarak tespiti ile bu dönemde ne kadar safi kazanç kaybı olduğu ortaya konularak, iş yerinin faaliyette bulunmadığı dönemde iş yerinde ne kadar satış yapılabileceği, satış yapılırken ne kadar masraf oluşacağı, sonucunda ne kadar kazanç sağlanabileceği hususlarının iş yerine ait defter ve belgelerle (iş yeri kapatılmadan önceki ve sonraki döneme ait vergi beyannameleri, yapılan satışlar sonucu kesilen fişler, faturalar, makbuzlar, çalıştırılan işçi sayısı ve işçilere yapılan harcamalara yönelik belgeler, elektrik, su vs. masraflara ait faturalar gibi) aynı çevrede aynı faaliyeti yürüten emsal iş yerlerine ve piyasadaki verilere göre alanında uzman bilirkişilerce hesaplanılması suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, mahrum kaldığı kazanç kaybına yönelik davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen maddi zararının yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere somut verilerle hesaplanarak, hesaplanan miktar üzerinden maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

  1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
  2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
  3. Aynı maddenin 3622 Sayılı Kanun ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine,
  4. 2577 Sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: https://lib.kazanci.com.tr/

*Yargı mercileri tarafından verilen kararlar yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve olayın özelliklerine göre verilen kararlar olup, kararların emsal karar olarak uygulanıp uygulanamayacağı her somut olayda ayrıca değerlendirilmelidir.

ETİKETLER:

2577 sayılı İYUK, idari işlemden doğan zarar, mahrum kalınan kazanç, ruhsat iptali, tazminat, zarar, zararın hesap yöntemi

PAYLAŞ: